Avrupa yaşamı ile ülkemiz yaşamı arasında belli farklılıklar vardır. Özellikle ülkemizin iç ve doğu kesiminde yaşayan insanlar bu farklılıkları daha rahat hissetmektedir. Batı şehirlerimizin Avrupa ile daha çok etkileşim içinde olması, bizim deyişimizle “Avrupai” yaşamı daha iyi bilmelerini ve anlamalarını sağlamaktadır.
Ortaya çıkan en belirgin sorunlardan biri hayata bakış açısı ve disiplindir. Güney Avrupa ülkeleri taşıdıkları Akdeniz kültürü ile ülkemiz insanlarına daha çok benzerken Kuzey Avrupa’da bizden çok farklı kültürlerle karşılaşabiliriz. Bunun en temel sebebi kişilerin yetiştirilme tarzıdır. Örneğin ülkemizin en önemli kültürel özelliklerinden biri olan misafirperverlik ve yardımseverlik bazı Avrupa ülkelerinde yok olma durumuna gelmiştir. Herkes kendi yaşamına odaklanmış ve kendisini dış dünyaya kapatmış bir şekilde kendi ve yakın çevresindeki bireyler için emek sarfetmeye programlamıştır.
Yaşam tarzlarında dinsel inançlarındaki farklılık ise hiçbir olumsuz durum oluşturmamaktadır. Dinine bağlı insanların farklı dinden insanlara sahip olabileceği farklı bakış açısı ve ön yargı durumu söz konusu olmamaktadır. Avrupa’nın temelinde insanlar her ne kadar sıcakkanlı ve samimi olsalarda arkadaşlık ve dostluk duyguları ülkemizdeki gibi üst seviyelerde değildir. Arkadaşlık ilişkileri duygusallıktan daha çok mantıksal ilişkilere bağlıdır ve bu şekilde yönlenmektedir.
Kısacası Avrupa kültürünün ülkemiz kültüründen en temel farkı sahip olduğumuz duygusallığı onlarda mantığın kaplamasıdır. Her zaman bahsettiğimiz Türk gücü ve inancı, tamamiyle duygusallığa ve hırsa bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Batı medeniyeti ise bunun yanında bir o kadar akılcı ve bilimsel düşünme üzerine yoğunlaşmıştır.